Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Faşizmin karanlık kabusu ne Amerika ne de Avrupa’da bitmiş değil! Hitler'in hayaleti uyanıyor...



ÇEVİREN / MEHMED MAZLUM ÇELİK
DÜŞÜNCE MEKTEBİ
 
GeçtiÄŸimiz günlerde yayınlanan bir anket Avrupalı vatandaÅŸların Ä°slam'a, teröre ve mültecilere nasıl baktığını açığa vurdu, buna göre Avrupalılar daha fazla mülteci görmek istemiyor. Görünen o ki Avrupalılar,  ABD’de mahkemece engellenmesine raÄŸmen Trump’ın uygulmaya çalıştığı Müslüman ülkelere karşı konulan giriÅŸ yasağını desteklediÄŸi görülmekte.
 
 
Britanya’da faaliyet gösteren yarı resmi Chatham House Dış Ä°ÅŸler Enstitüsü tarafından Avrupa’nın on farklı ülkesinde yaklaşık 10 bin kiÅŸiyle yapılan bu anket henüz tamamlanmamış durumda. Anketin Müslüman mülteciler ile ilgili büyük bölümü ise özet ÅŸeklinde yayınlandı. Bu Avrupalıların merkezi politikalarına karşı mülecilere olan öfkesini göstemek için tasarlanmış bir anket.
 
Açıklamalara kabaca baktığımız zaman, cevap verenlerin %55’i -çoÄŸu müslüman olan- mültecilerin Avrupa’ya giriÅŸinin engellenmesini isterken %25 ise bu teklif karşısında kararsız. Katılımcıların %20’si ise bu teklife karşı.
 
ABD’de yapılan araÅŸtırmalarda da benzer bir duygusallığın hakim olduÄŸu görülüyor; ancak genel olarak Trump’ın yasağına karşı destek daha düşük durumda. Reuters’ın yaptığı son ankete göre halkın %49 bu yasayı desteklerken %41 buna karşı olduÄŸunu belirtti. Yine aynı ankete göre bu yasayla kendisini daha güvende hissedeceÄŸini söyleyenlerin oranı  %36 iken daha az güvende olacağını düşünenlerin oranı %26 civarında oldu.
 
 
ABD ile Avrupalı ülkeler arasındaki temel fark ABD’nin geçici bir seyehat yasağına sahip olması. Buna ek olarak ABD yönetimi ÅŸimdilerde Müslümanları terörle iliÅŸkili gösteren politikaları vurgulamaya oldukça arzulu, Avrupa’da ise eksik olansa bu görüşe muhtemelen katılacak olan popülist söylemli SaÄŸ partilerin henüz yeterli güce eriÅŸememiÅŸ olması. 
 
Avrupa’da ana akım politik damar bu tarz popülist grupları ehlileÅŸtirmekten sürekli olarak kıvanç duydu, ancak keskin uçlu söylemlerin politik manevralar ile yumuÅŸatılması kalıcı bir çözüm getirmemekte, nitekim bunu Trump’ın baÅŸkanlık zaferi ile özetle tecrübe ettik.
 
Ne kadar zor olduÄŸu ortada!
 
Geçtiğimiz günlerde bir federal mahkeme daha seyehat yasağını yeniden yürürlüğe koymayı reddetti, ABD yönetimi kararı yeniden inceleyecek daha yüksek bir mahkemeye başvurabilir yahut bir izleme heyetinin oluşmasını talep edebilir. Başkanın yeni üst düzey danışmanı ve Ulusal Güvenlik Konsülü Steve Bannon hukuksal bir hilafet oluşturmanın hoş bir durum olmadığını belirterek , şu anda büyük bir küresel savaşın demlendiği ve karşı karşıya olduklarını iddia etti.
 
 
Önceki araştırmaların da gösterdiği üzere Müslüman göçmenlere karşı antipatinin özellikle eğitim kalitesi düşük olan kitleler arasında daha yaygın olduğu bilinmekte. Şu da bir gerçek ki işsizliğin düşük, eğitim kalitesinin yüksek refah seviyesinin gelişmiş olduğu İsveç, Hollanda ve Danimarka gibi ülkelerde de sağ eğilimli faşist hareketler yükselişe geçmiş durumda, bu ülkelerin ortak özelliği ise çok sayıda mülteci barındırıyor olmaları. Öte yandan çok az sayıda Müslüman mülteciye sahip Polonya ve Bulgaristan gibi ülkelerde de düşmanlık hissi yüksek durumda.
 
Geçmişte merkez sağ ve merkez sol partileri seçmenlerine; yolda düşerek ölen kişi sayısı radikal teröristlerin öldürdükleri kişiden daha fazla olduğunu anlatırdı. Bugün bu söylem tüketilmiş görünüyor. Avrupalı toplumun çekindiği, gündelik hayatın parçası olan göçmen kitle değil. Onlar kendilerini soyutlamış, Batılı ülkelerin ortadoğu askeri stratejisinden nefret eden ve IŞİD gibi radikallerin eylemlerini onaylayan kitlelerden korkmakta.
 
Burada asıl sorulması gereken soru Müslümanların seyehat hakkını sınırlayan bu yasanın milliyetçi sağın yükseliÅŸini etkileyip etkilemeyeceÄŸidir. Hollanda Mayıs’ta seçime gidecek;  Müslümanarı sınır dışı etmeyi vaadeden Geeert Wilder’in Özgürlük Partisi’nin anketlerdeki hakimiyeti endiÅŸe verici boyutlarda. Wilder yaptığı açıklamada ÅŸunları söylüyor: ‘’Ben Müslümanardan nefret etmiyorum; ama dinlerinden nefret ediyorum ve artık salonumuzun ortasındaki fili görmezden gelmeyi reddediyorum.’’ GeçtiÄŸimiz Eylül ayında Danimarka’da kurulan en yeni saÄŸcı bir parti ülkelerinde yasaÅŸayan mültecilere karşı Haderslev’de vatandaÅŸlara biber gazı dağıttı.
 
Avrupa’da yükselen yeni saÄŸ partileri popülist olarak tanımlamak onları ana akım soluÄŸun dışında bırakacaktır. Liberal politikacılar ise onların popülist olduklarını itiraf etmek daha zor olduÄŸu kanısındalar, ancak bu yükselen sağın politikası.
 
FaÅŸizmin karanlık kabusu ne Amerika ne de Avrupa’da bitmiÅŸ deÄŸil! Bu kabus mültecilere karşı artarak devam edecek ve biteceÄŸe de benzememekte. 2017 yılında Flemenk ülkeleri, Fransa ve Almanya’da yapılacak seçimler bu kabusun boyutlarını daha net görmemizi saÄŸlayacak.
 
JHON LIOYD
 
KAYNAK: REUTERS

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.